Diken dala, dal yaprağa, yaprak goncaya hayran! Dal dikensiz, yaprak dalsız, gonca yapraksız olmaz! Nefis can'a, can bedene, bedense ruha hayran! Can nefissiz, beden cansız, ruhsa bedensiz olmaz.!

HİKMET !

Dışarıdan bakıp gördüğüne aldanma! O ya seni aldatmak içindir, ya kendini gizlemek içindir! Onun için İblis, Âdem (a.s) cesedini yani bedenini gördü de aldandı. Hakikati görseydi, ondaki ruhaniyeti, ruhani kuvveti görseydi ilk secde eden olurdu.
Neden göremedi?
Çünkü o her hakikati kendi hakikati gibi kendi bildiği gibi görüyordu. O varlığın dayanılmaz hafifliğine öyle kendini kaptırmıştı ki kendi bildiğinden başka bir varlığın Cenab-ı Hakkın yaratma kudretindeki âdemi hakikati göremedi. Âdem (a.s) yeniydi. Daha önce hiç yoktu. Ve onu gördüğü hal, yerde yatar bir şekilde, topraktan şekil verilmiş hali, gördüğü hal idi. İnsanlığın yaratılmışlar içerisinde tek düşmanı var, iblis lanetullahi aleyh.
Dolayısıyla düşmanımızın bizden neyi istediğini, kıskançlık sebebini, neyimize talip olduğunu iyi bilmemiz lazım. Neydi o?

O, Cenabı Hakkın, Âdemoğluna vermiş olduğu insan vasfıyla beraber “HİKMET İLMİ” !

İşte iblis, o hikmetten habersizdi! Âdem (a.s) ise, kendisine hikmet öğretilmişti.
Hikmete vukufiyet, hikmeti biliş(vakıf olmak) bir manevi yönden yol aldırır, bir zahiri yönden yol aldırır. Manevi yönden yol alınan mesafe kişinin maneviyatındaki derinliği veya yüksekliği tayin eder.
Yani, “ neden?”, “nasıl?”, “niçin?”, “ne zaman?”, “niye?” gibi soruları ortadan kaldırır.
Zahirde ise insan bu tür sorulara takılı kaldığı için bunları aştıkça mesafe kat edebilir.
Arada ki fark bu kadar uzaktır birbirinden.
Hikmet böyle acayip bir şey!
Hikmet , “Varlık Hakikatinin zahirde görünmeyen bilgisine” sahip olabilmektir. Hikmet, varlık hakikatini bilebilmektir. Hikmet hakikate vakıf olmaktır. Cenabı Hakkın “Halık” halk eden yaradan sıfatıyla herhangi bir şeyi yaratmasında ki hususiyete kulluğun varlık sırrıyla vakıf olabilmektir hikmet. Bunun en üst noktası, daha ötesi de olabilir ama erbabınca malumdur.
En aşağı noktası en edna noktası nedir? Zahirine bakarak zahirden hüküm çıkartmaktır.
Yusuf (a.s) rüyalardaki hikmete vakıf olarak, o rüyayı gören padişahın rüyasını tabiri gibi… Rüyayı kırk kişiye anlatsan kırk farklı mana çıkabilir ama onun ilmine, ondaki hikmete vakıf olan kişinin tarifi en doğru tarif olduğu için mutmain olunur, başka tabire ihtiyaç kalmaz.
Mutmain olmaktır asıl olan. Kalbin rahat etmesi, tamam işte budur, bundan ötesi yok diyebilmektir marifet. Karnının doyması gibi. İtminan a ermek demek, tatmin olmak mutmain olmak demek bu işte.
ALLAH c.c ın Bizlere ikram etmiş olduğu güç, kuvvet, hikmet babında, asla başka şekilde yaşamayı düşünmeyiz! Aklımız kifayet etmediği için, “Hikmet Sahiplerinden” bahsederken yanında “ Akıl sahipleri” diyor Cenabı Hak! Herkesin aklı hikmeti idrake tahammül gösterebilseydi eğer, Allaha kulluktan asla geri durmazdı, çünkü hepimizde var olan bir şey bu!
Bu hayat bizde var olduğu müddetçe, Cenabı Hak’tan ve onun yaratma kudretine ait olan hikmetten uzak olduğumuzu düşünmemiz saftiriklik olur! Cehaletimiz kendimize ve kendimizdendir.
Çünkü “Hayat Esması” bizde tecelli ediyor. İnsanda tecelli eden “Hayy” esmasının zuhuru, zahiri. Ama biz aklımızın kirliliğinden gönlümüzü temizlemeye fırsat bulamıyoruz! Sadece gönlü temizlemek yetmez, önce aklı temizleyeceksin, sonra temiz olan akılla gönlünü süpüreceksin.
Şüpheleri kaldır!
Akıl da ki şüpheler kalkmadan, gönül ferah etmez! İnsanı yıkan şey şüphedir! Bir kabahatin varlığı bir şey ifade etmez, şüphesi kâfidir.
Çünkü şüphe abdest bozar! Şüphe ile abdest olmaz! Var mıydı acaba? Dediğin an bitti, olsa bile gitti.
İşte hikmeti yakalayabilmenin yolu aklın temizliğinden geçiyor, şüpheyi temizlemek! Ondan sonra hikmet sana kendini gösterir.
Baktığın zaman görmeye başlarsın, akıl başka şeylerle meşgul olmadı mı, nasıl diyeyim, “KOVAYA DOLDURULMUŞ SÜT GİBİDİR AKIL” içerisinde toz toprak olduğunu gördükçe içemezsiniz, onun yolu içerisini temizlemektir.
Düşünsenize, HİKMET Cenabı Hakkın yaratma kudretinin tecellisi!
Kuran’ın tamamı hikmettir. Kapağından, başından başlar, son kapağına kadar tamamı hikmettir.
Çünkü hikmet bir mücevher gibidir. Erbabının eline değerlidir!
Kaşıkçı elmasının bulunduğu yer çöplük, çöplükte bulan, güzel taş diye aldı onu, götürdü bir köşede sergiledi, erbabı görünce müşteri oldu. Saraya bunu hediye edermişçesine sundu. Hikmet öylesine özeldir ki ancak erbabına hediye edilir.
Yaratılmışların evveli, güzeller güzeli, varlık hakikatinin aynası olan Cenabı Peygamberimiz s.a.v “Hikmet müminin yitiğidir, nerde duyarsa gitmeli, nerde bulursa almalı” demiştir.
ALLAH c.c cümlemize temiz bir akılla idrak ve idrakin kuvveti olan ihlâs ile yaratana kulluk nasip eylesin.

Salih İslamboli(İstanbuli)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder