Diken dala, dal yaprağa, yaprak goncaya hayran! Dal dikensiz, yaprak dalsız, gonca yapraksız olmaz! Nefis can'a, can bedene, bedense ruha hayran! Can nefissiz, beden cansız, ruhsa bedensiz olmaz.!

Gönül Derdi


Nefs


Nefsin bir yüzü yok. Nefsin kırk yüzü var. Tanıdığım değdin yerde başka bir yüzü çıkar meydana. Bildim dediğin yerde bilmediğin nice yüzler çıkar ki ortaya şaşırır kalırsın. O halde nefisten kasıt sen olmalısın. İnsanlara nefsin dediğin zaman kendinden ayrı müstakilmiş gibi zannediyorlar. HAYIR!
O nefis dediğin şey, aynada gördüğün. Onu nasıl susturacağını en iyi sen bilirsin! Onunla nasıl mücadele edilmesi gerektiğini en iyi sen bilirsin. Hani derler ya çocuğunu en iyi tanıyan annesidir diye. En iyi tanıyan biziz. Onu geliştirip biz olgunlaştırıyoruz. Bütün kavgamız onunla. Aman YARABBİ!!

İslamboli 

Bir İnsanın kendisini susturmayı


BİR İNSANIN KENDİSİNİ SUSTURMAYI ÖĞRENMESİ ÇOK ÖNEMLİ!
Susmak başka şeydir, susturmak başka şey..Susmak hakikate mağlup olmak, susturmak ise hakikat olmayana galip gelmektir!
İkiside kendinden zuhur ettiği halde, ikisi de kendinde var olduğu halde birinde mağlubiyet birinde galibiyet vardır!

İslamboli

Uyanmak


Uyanmak gözün gördüğünü aklın idrak etmesidir. Aklın idrak ettiğini kalbin kabullenmesidir.
Az uyuyacaksın. Çok az uyuyacaksın. O zaman uyku ile uyanıklık neredeyse aynı hale gelir! Dikkat edin uyanmaya yakın rüyalar hatırlanır, neden? Aklın idraki daha kuvvetli olduğu için. Uykuyu azalttığınız zaman gözleriniz kapalı olsa bile dinlenirsiniz, uykuya ihtiyacınız kalmaz. İnsanı yoran uykusuzluk değildir, insanı yoran vücudun yorgunluğudur!

İslamboli
.....dost satılan veya ucuz menfaatlere tercih edilen şey değildir,
sır ise dostta güzel ve güvendedir. Vesselam!

İslamboli

ZİKR'İN HAKİKATİ HAYATTIR.

İslamboli

İNSANLAR ARASINDA LAF TAŞIYAN VE OLMAYAN BİRŞEYİ VARMIŞ GİBİ ETRAFA ANLATAN KİŞİ ZALİMİN TA KENDİSİDİR, ALLAH ZULMÜ ŞÜPHESİZ ZALİMLERİN ÜZERİNE ÇEVİRİR!

İslamboli

İklim i aşk ile yağan yağmurdan
kavuşup toprağa biten daneyim!

 

İslamboli

...var oldun mu bir kere, ölüm yok artık! 
 ölüm dediğin yaşamayı unutmak!  
gömülse de bedenler mezarlara,  
ölümsüz aşklarla yüreklerde yaşamak!

İslamboli


Sultanı Şehrullah



Boynunda halkası olan zincirin çektiği yere gider...


nefsi hevasını kılavuz tutmuş bin türlü hikaye uydurur ahmak
haramı helali sormadan yutmuş kibr ile kinaye uydurur ahmak
cehalet diz boyu alimler susmuş zan ile sermaye tutturur ahmak
cesaret köşede korkudan pusmuş nam ile yalanı uydurur ahmak

islamboli
Ben senin dikenlerini sevdim! Goncan bahar bülbüllerine olsun! Onlar susar kış geldiğinde! Solduğunda başında beni bulursun!
                                                                            İslamboli

Arzı Halimdir ya Resulallah


Peymaneyi gamda olan neşe ye bak sen, bağ-ı gülistan da her kuş bülbül kesilir..!!

İslamboli

amelika ve amerika kelimelerinin benzerliğindeki gerçek nedir diye merak eden var mı? amerikanın ve amelikanın kelime olarak sözlük karşılığını anlamını araştırdınız mı?!!

Ahir zamanda tasarruf Türk’ündür;

Ruhul Beyan Tefsirinin Müfessiri İsmail Hakkı BURSEVİ (doğumu miladi 1652) Hazretleri, İstanbul Kütüphanesi’nde kayıtlı “HADİS-İ ERBAİN“ adlı eserde Bakara Suresi 31. ayetin tefsirini yaparken şöyle diyor:


“Âdem’in cennetten çıkma vakti gelince Cenab-ı Allah bunu haber vermesi için CEBRAİL’İ gönderir. Cebrail durumu Âdem’e bildirir. “Âdem tınmadı“ yani emri duyma...zlıktan geldi. Cebrail durumu Allah’a bildirince Allah Teâlâ Cebrail’e: “Git ÂDEM’E LİSAN-İ TÜRKİ ile SÖYLE“ der. Cebrail gelir ve Türkçe olarak cennetten çıkma emrini tebliğ eder. “Âdem cennetten lisan-i Türki ile ‘kalk‘ dimekle kıyam idip çıkmıştır. Zira ahir zamanda tasarruf Türk’ündür.“(İstanbul Küt. 1317 nolu kitap, s.26 )


Cenab-ı Allah, Bakara Suresi 31,32 ve 33. ayetlerden öğrendiğimize göre: ”Âdem’e İlim vermiş, bütün isimleri ve eşyanın adını öğretmiştir.” Yani Âdeme kendi zürriyetinden gelen bütün milletlerin ve bu milletleri oluşturan bütün insanların adları ve dilleri öğretilmişti. (SAYAR, 1994), s.555

Bülbülün sevdası güle, diken ne yapsın! ?
 İslamboli



İnsandaki cüz-i irade kendini Haktan ayrı bildiğinde veya nefsinin emriyle hareket ettiğinde mümkün olabilir.
Sultan huzurunda kulun iradesi olur mu ???

İslamboli  

Ezelde hilkat yok, zuhur vardır!
 ALLAH,ALLAH,ALLAH,
ALLAH,ALLAH,
ALLAH,
  ALLAH...
 
İslamboli

Sadatı kiramın büyüklerinden Yakub-u Çerhi Hazretleri anlatıyor k.s.a;
Tereddüt içinde bulunduğum günlerden idi. İçimde öyle bir fırtına koptu ki, hemen Behaeddin-i Buhari hazretlerinin huzuruna kavuşmak için Kasr-ı Arifan’a gittim. Behaeddin-i Buhari hazretlerinin evlerine yaklaştığım zaman; yola çıkmış, beni beklemekte olduğunu gördüm. Beni yanına oturttu. Namaz kıldıktan sonra sohbete başladı. ...

Buyurdu ki:

“İlim iki kısımdır. Biri kalb ilmi; bu ilim, en faydalı olan ilimdir. Bu ilmi nebiler ve resuller öğretir. Diğeri lisan ilmidir. Bu ilim de Allahü teâlânın insanoğluna hüccetidir. Batın ilminden sana bir pay erişmesini ümit ederim.”

“Sadakat ehliyle oturduğunuz zaman, dikkatli olun. Çünkü onlar, kalblere girip himmetinize bakarlar. Biz, kendi kararımızla kimseyi kabul edemeyiz. Böyle memuruz. Bakalım bu gece bize ne işaret buyurulur. Eğer seni kabul ederlerse, biz de kabul ederiz.”


Ömrümde o gece kadar çetin ve zor bir gece geçirmedim. Saadet kapısının yüzüme kapanmasından korktum. Sabah namazını hocamla beraber kıldım. Namazdan sonra; “Sana müjdeler olsun, kabul işareti geldi. Biz insanları az kabul ederiz. Kabul ettiğimiz zaman da geç kabul ederiz. Tâ ki gelenlerin nasıl geldiği ve zamanının gelmiş olduğu belli olsun” buyurdu.

Halifesi Alâüddin-i Attar ile sohbet etmemizi emretti. Ben de onun yanına gittim ve vefatına kadar sohbetlerinde kaldım. Onun halifesi olarak insanlara doğru yolu gösterdim.

Yapmakla yapmamakda muhayyer bırakıldığımız bir şey de yapmamayı tercih ediniz.
İslamboli

BİZLER ALLAH İLE YAŞAMAYI UNUTTUK!!



Zayıf olduğunu kabul ve ikrar edene hem kullar hem de Allah c.c yardım ederken, insanlar bunu kabullenmedikleri için yalnızlığa ve çökmeye mahkûm!
İnsanın en büyük meziyeti acziyetini kabullenmemesi.
Bunu bir adım öteye taşıdığımız zaman kulluğumuz, Cenabı Allaha karşı acziyetimizdir. Bu öylesine derin ve ağır bir meseledir ki, Cenabı Hak ”ben bu yükü dağlara yüklemeye kalktım onlar reddettiler lakin bu insan ne akılsızdır, ne cahildir, hemen kabulleniverdi “dedi..
ALLAHIN İNSANI CAHİLLİKLE, TABİRİ CAİZSE AHMAKLIKLA İTHAM ETTİĞİ BU YÜKÜN ACZİNİ İKRAR EDEBİLMEK, ALLAH C.C H.Z NİN KULU HAKKINDAKİ HÜKMÜNÜ İKRAR ETMEK DEMEKTİR.
Yani, Ya Rabbi, sen ayetinle bunu söyledin, Vallahi ben bizatihi bunu yaşıyorum diyebilmektir.
İşte o andan sonra Allahın kuluna yüklediğinden dolayı acziyetini kabullenerek Cenabı Haktan yardım dilemeye başladığı andan itibaren, Allah Azze C.C H.z. o kulun ihtiyacı olan yardımın sebeplerini bir anda HALK etmeye başlar! Yani ayakkabınızın bağını bile benden isteyiniz derken Cenabı Hak, ayakkabı alacak param var ya Rabbi sana ihtiyacım yok demekle farkı var mı başka türlüsünün!
Kişinin acziyetini kabullenmesi!
La yukellifullah i nefsen illa vüs’eha..???
Biz o nefisleri yüklenemeyecekleri yükle mükellef kılmadık! Ayetinin manası itibari ile tezahürünü kul üzerinde görebilmenin tek yolu, Ya Rabbi, yükümü hafiflet demektir. Buda acziyetini ifade etmektir.
Bir ahbabım tarikata yeni dahil olduğunda, bir Aşk hali hasıl oldu onda, benim yanımdayken bir münacatta bulundu. Ya Rabbi gönder dedi,senden gelen her yükü ben çekerim!
Tuttum kolundan sen yanlış iş yaptın, her şeyi bekle! Dedim ve ilahi yük gelmeye başladı. Allah’ın c.c ilk yaptığı iş, eşini almak oldu! Çocukları ayrıldı yanından. Sonra başladı iflas etmeye. Her şeyi gitti. Sonra birinin yanında çalışmaya başladı. Karşı karşıya geldik. Ben sana bir şey söylemiştim hatırlıyor musun deyince kızardı, ben gene sözümdeyim dedi..Bak gene hata yaptın, yapma! Yapma!
BİZLER ALLAH İLE YAŞAMAYI UNUTTUK.
Bizler Allah ile yaşarken roman kahramanları gibiyiz. Her birimizin Cenabı Hakkın bize verdiği kimlik dışında başka kimlik kişilikleri var. Onu bir türlü terk edemiyoruz. Nedir bu?
NEFSİMİZ!
Bizi asla yalnız bırakmayan gecemizde gündüzümüzde uykumuzda hayalimizde bizden asla vazgeçmeyen bir nefsimiz var!
İslamın esası; insanın NEFSİNİ MUHATAP KABUL EDEREK TANIMAYA ÇALIŞMAK! Biz nefsimizi asla muhatap kabul etmeksizin aklımıza güvendiğimiz içinde nefsimize karşı hep mağlup oluyoruz.
Akıl boş bir şeydir!
Akıl çok şeydir!
Akıl en kıymetli olan şeydir. Ama en kıymetli olan EN DOĞRU OLAN DEMEK değildir. Neye benzer? Açlıktan nefesi kokan bir insanın on kratlık pırlanta broş takmasına benzer. O pırlanta broşun kıymetine kimsenin bir şey söylediği yok. Ama bir lokma ekmeğin hali kıymeti onunla beraber değildir.
Nefisle, akıl arasındaki hal aynen budur! Nefs dediğimiz şey varlık hakikatine uzak bize yakındır,varlık hakikatimizde kulluk,nefsimizde isyan vardır.
Yaşayan garip yoksul kişinin halidir bu. Akıl bir pırlanta broş gibidir! On kırat, yüz kırat…!
Ne zaman aklın kıymeti zarar vermeye başlar? İşte o nefs bir lokma ekmeğin fukarası, aklını broş olarak takmaya başladı mı insanın vücudunada,ruhunada,zarar vermeye başlar!
Çünki nefs, aklı onu kullanmakla aldatır. Akıl ve nefs bir araya geldiği zaman ruhaniyete perde olur. Yani vicdan dediğimiz şey, yani iman dediğimiz şey, yani asıl ihtiyacımız olan hayat dediğimiz şey nefsin güdümünde, sanki şeytanın ve avanesinin faaliyet alanındaki tek merciiymiş gibi olur.
Dinin ve Tasavvufun insanlara verebileceği en doğru istikamet insanın nefis ile olan alakasındaki çizgiyi çizebilmek. Yani birbirinin hakkına tecavüz etmeksizin yürümeyi becerebilirse insanoğlu… Bir sahil düşün, bir tarafı kum ya da kayalık bir tarafı deniz. Bir ayağın denizde, bir ayağın kumda ne kadar yürüyebilirsin?
Tercih etmelisin!
Ya denizden yürüyecek bir vasıta ya karadan yürüyecek bir kuvvete ihtiyacın var! Eğer nefsinle denize batmayı göze alabiliyorsan yüzme bilmelisin yetmez denizin içinde yaşayabilecek kabiliyetin olmalı!
Bunlar tasavvufun içindeki terbiye metotlarıdır.
Her insanın, gelen müridin haleti ruhaniyesine, nefsinin kuvvetine göre ilaç tayin edilir. Yol haritası çizilir. Böyle yap! Şöyle davran! Şu şekilde hareket et! O da zanneder ki aman aspirin gibi gidip alalım marketten başımız ağrıyınca içeriz! Değil..öyle değil..söz tutmak,yol gözetmek,terkib ve tertibe riayet,edep gözeterek kalp aynasını parlatmak gerekir.yolumuz büyüklerin kutlu yoludur,kılavuzumuz şeyimiz,sultanımız hazretleridir cenabı hak bizleri mahzun,mahrum bırakmasın nefsimize ve işlerin mahkum etmesin,aminn..
Ve minallhuttevfik

İslamboli


İnsanlara istediğini verirsen onlar mutlu olabilirler, ancak o mutluluğun kendilerini sürüklediği daha büyük mutsuzluklar dan haberdar olmadıkları için istediklerini elde etmeyince hırs ve kin duymaya başlarlar.
Evliyalar, muhatap kabul ettikleri insanların nefislerinde ve heva larında olanı görürlerde onları oyalama yoluna giderler. Aslında her geçen zaman onlar için hayra tekabul eder ve onlar vakt...in gelmesini gayrı ihtiyari olarak beklerler, sonra ilahi takdirin vakti geldiğinde olan işi kendi nefislerine mal ederek birde mutlu olur üstelik kendilerine çıkarttıkları pay vesilesiylede nefisleri tekrar kabarır bu böylece sürer gider ta ki akıl kemal bulup nefsin payını ortadan çıkartıncaya kadar.
 
islamboli

Mehdi aleyhisselam kimsenin hayal ürünü olmadığı gibi, kimsenin hayal ettiği gibide değildir. O vücud-u hakiki ve mevcud-u ilim, tarif-i mutlak dır (hadisi şeriflerle) te'lif i muallak değildir.
Bir kısım insanların zanlarıyla zuhur değil, ilahi takdirin tecellisiyle huzur dur, makamı halifetullahtır,
ALLAH c.c bizleri ona yardımcılar kılsın.

İslamboli

Bir mürid, şeyhine karşı olan muhabbeti vasıtasıyla an be an onun boyasıyla boyanır ve in’ikas yoluyla nurlanır. 
Bu muhabbet ve nur­lanma kâmil mânâda olursa bu hâle fenâ fişşeyh denir. 
Şeyhin, mü­ridi yetiştirdiğini, müridin de kendi istifadesini bilmesi şart değildir. 
Ni­tekim güneşin harâretiyle yavaş yavaş yetişen ve günlerin geçme­siyle olgunlaşan nebâtat yetiştiğini bilmediği gibi, onların kemale erme­sine sebep olan güneşinde bunu idrak etmesi gerekli değildir.
İslamboli


“İzzet ve azamet ister ki esbap, perdedar-ı dest-i kudret olsun aklın nazarında”

Aklın, CENABI HAKKIN kudretini ve azametini idrak edebilmesi için böylesi bir yaradılışa ihtiyacı vardı.
Görülen herşey aklın idraki olsada
 CENABI HAKKIN kudret ve azametidir.
Sebepler de dahi öylesine bir azamet varki bu ancak bir yaradışla mümkün olabilir.
 
İslamboli

Ey talibi aşk olan zavallı
Bilmezmisin bu yolun sonunda ecel var !!!

İslamboli

Hu esmasındaki vav harfi dervişi gösterir.
O vav olmaksızın hu esması varid olmaz ve
 hu esmasında derviş sırlıdır.
Aşk, hu esmasıyla canda can bulur.
islamboli

İlahi, kutsi nefesin, kalemin ucundaki elife boyun büktürmesidir vav harfi,
o nefes olmadan hu olmaz....

islamboli

Bu dünya hayatı her ne kadar insanlık için bir imtihan olsa da, yinede verilen hayat denilen mühletin her ferd adına özel bir imkan, tabiri caizse şans, bir fırsat olduğunu bilmesi gerekir, asr suresinde Cenab-ı Rabbul alemin "asra andolsunki insan hüsrandadır" derken, iman edenler, salih güzel amel işleyenler, hakkı tutup sabrı gözetenler müstesna diyor.
 İşte bu şekilde, kişinin hüsrandan kurtuluş reçetesini veriyor ve ona tanıdığı ömür fırsatıyla da destekliyor. 
Hadi bakalım, asra and edilerek hüsranda olduğu ifade edilenlerden mi yoksa müstesna kılınanlardan mısın ???
islamboli

Müminlerin annesi Hz.Aişe (r.a.) şöyle diyor :
-Dedim ki: Ya Resullullah, Kadir Gecesi'ni bilirsem onda ne şekilde dua edeyim? Şöyle buyurdu:
- Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü anni. (Allah'ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle.)

RUH HASTA OLUR MU?!!

SALAT VE SALAM GÜZELLER GÜZELİ HABİBULLAH; EHLİ BEYT VE SAHABE'İ GÜZİN EFENDİLERİMİZİN ÜSTÜNE OLSUN.Ne mutlu hak yolunun erenlerine, meded ya Seyidi Sultan, 
meded ey Sultan-ul Evliya Şeyhim Hazretleri,

RUH HASTA OLUR MU?!!
Ruh asla hasta olmaz!
Ruhun hastalığı azgın bir fırtınada okyanusta çalkalanan kayık misali gibidir. Akıl onun için hasta olur. Yani nefsin fırtınası içerisinde aklı küçük bir kayıkla hareket ettirmeye kalkarsan batarsın! Bu kadar insanın bu hale gelmesinin sebebi bu değil mi? Her şeyi akıllarıyla ölçmeye kalkıyorlar. Ruhlarından bi haber yaşıyorlar!
Çok zekiyim, çok akıllıyım diyor, daha bir dakika önce uyandığı uykuda ne gördüğünden haberi yok!
Nerde akıl?
Öldün mü sen akıldan fariğ oldun? Boş oldun?
Aklın nerede?
Senin uyuman bir ilaç veya bir hastalık sebebiyle değil. Gayet sağlıklı kapattın gözlerini, o halde gördüğün ne? Bana izah et onu! Ya da gördüğünü niye unuttun. Aklın, hafızan ne? Elli yüz şeyi hatırlayacak yapın var!
Niye hükmedemedin aklına? Çünkü kendini parça parça ediyorsun. Ve hiçbir parçadan haberin olmadığı halde hala parçalıyorsun! Hani bir araba parçacısına götürsen dokunma der, neden? Her vidası başka başka öyle bir söker ki söktüğü vidalar onun için kıymetli bir değer ifade eder. O arabanın sökülmüş olmasıyla olmaması arasında ki tek fark montajdır.
İnsanda böyle bir varlık. Cenabı Allah yaratırken öyle mükemmel yarattı ki, bu mükemmeliyetteki hikmetten haberdar olamayan canlı anlamaz, haberdar olamayanın el uzatacağı bir şey değildir. Bu kadar sıkıntının sebebi bu!
İnsan ruhundan haberi olmadığı halde insanın karakter yapısının değişkenliğinden veya tesirlerinden haberi olmadığı halde, aynanın arkasında olanı göremediği halde, aynanın arkasından hüküm vermeye kalkıyor.
Veremezsin!
Veremezsin altında kalırsın!
Vebalinden ölürsün. Ölmek illa bu dünyada ölmek değil! Ölmenin en acısı nedir biliyor musun?
Kimsenin sahiplenmeyişidir! Ölümden beterdir o. Sahipsiz kalmak! Kim sahipsiz kalır? Reddedilen!
Onun için Cenabı Hak ahir akıbetimizi hayır etsin. Biz tek çaremiz olan o dur ki nefsimizi tanımak zorundayız. Bizden ne istiyor? Onun isteklerine ne kadar karşılık verelim?!
İşin mana yapısında, işin derinliklerinde çok farklı, çok acayip, çok değişik dünyalar var. Daha bu dünyanın vasat meselelerinden haberdar değilken başka boyutların, âlemlerin, dünyaların hayali veya arzusu kişiyi zayıflatıyor.
Öncelik kendimizle ilgili!
Bir kere önce kendimizden memnun olmak, razı olmak, razı olmaklığımızdan razı olmak! lazımdır. Polyannacılık oynamak değil.
Varlığın Allahın Rızası olduğunu bildiğimiz andan itibaren bütün itiraz yolları kapanıyor!
Varlığın Cenabı Hakkın tercihi ve Rızasıyla olduğunu bildiğimiz andan itibaren, inandığımız andan itibaren kavgalar sona eriyor! O halde itiraz ne için, red etmek kimi? Neyi? Ve hangi cüretle! Sen seni Yaradan’dan ve O’ nun senin için muradından razı ol, itirazın kendi arzu ve emellerine olsun, sen sana emredilen gibi doğru ol ve sonra bak bakalım dünya hayatına ait gönlünde ne itiraz ve nede rahatsızlık kalır. işte ruhun özlediği şey budur, yaradılış gayesine uygun bir hayat ve hakikat. Cenabı Hak cümlemizi rızasına uygun bir hayat yaşayıp öyle bir akıbetle huzuruna kabul eylesin, âmin.

Ve minallahuttevfik.


Salih İslamboli