Diken dala, dal yaprağa, yaprak goncaya hayran! Dal dikensiz, yaprak dalsız, gonca yapraksız olmaz! Nefis can'a, can bedene, bedense ruha hayran! Can nefissiz, beden cansız, ruhsa bedensiz olmaz.!

DENİZ VE SAHİL OLMAK

İnsan deniz gibi sahil gibi olmalı. 
Su olabildiğince hızıyla gelecek o sahile vuracak ama o kayalar hep orda duracak, o dalgalar hep vuracak! Sen sahil olmaya çalış! Boşver dalga istediği kadar çok olsun. Kum gider, akar, dağılma, kum olma, dağılma, dağılma ki toplanman zor olmasın!
Evliyalar, sonsuz Rahmet denizlerinin sahilleri gibidir, insanlar belki o denize dalmaya cesaret edemezler lakin sahil sığ olunca hiçbir şey bulamazsa ayağını uzatır. İşte Velilik odur ki, insanların işini kolaylaştırmak ”Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız”.  
Bunu yapabilmek için, işte o rahmet denizlerinin sahili olmak gerekir ki insanlar felah edecek yer bulsun kendine. Yoksa dik uçurumun kenarında kim felah eder, dik uçurumun kenarına ya intihar etmek için gidilir, ya da şaşkınlığından. Bir sahil, bir kıyı olduğun zaman herkese faydası var.
Nasıl başaracağız?
Aynaya bakacağız. Kim olduğumuz öğreneceğiz. Ben kimim? Ben neyim?
Belki sahil olamayız, öyle ya herkes sahil olsaydı sahile uzanacak kimse bulamazdık..Belki sahil olamayız ama en azından sahile uzanan olalım. O sahilde gezinen olalım, orda ferah eden olalım ki o deryadan, denizden rahmetimiz kesilmesin.
Sahiller sadıklardır. Ne deniz, deniz kenarından vazgeçer, ne kenar denizinden. Sadakat böyle bir şeydir. Sadıklarda böyledir. Uzaklaşsa da, dalga dalga vursa da yakınlaşıp çırpınsa da beraberdir.İşte sadakatin manası odur, deniz ve sahil gibi, ayrılmaz..
Tahammül göstermek Marifet işidir. O deniz o Bahr denilen okyanus, asla kir tutmaz. Bütün şerhi hükümlerde onun temiz olduğu hakikattir. Burada o Bahreyn hakikatine şahit olan en yakın şahit ise hep çiğnenmeye mahkûmdur. Hep yıpranmaya mahkûmdur, ayaklar altındadır. Lakin asla vazgeçmez. Denizin kenarı, denizden vazgeçer mi, geçebilir mi? Geçmez.. Ama hep ayaklar altındadır. Hep odur ezilen, hep, üzerine her türlü dökülen odur..Onun için, marifet yolunda yürümeye kast edenin bulacağı şey, denizin saltanatı değildir, o kiri barındırabilmek, o kirden rahatsız olmaksızın orada ki mevcudiyeti kabul edebilmektir.
Özenmek kolaydır. Üstüne bir sinek konduğu zaman bin türlü derde düşüyorsun..
O kadar dalganın şiddetine, gecenin karanlığına, soğuğuna, güneşin yakıcılığına, insanların çiğnemesine nasıl boyun eğeceksin bir düşün sonrası kolay..
O deniz kendine ait olanı çeker alır. Çok fazla bir çaba, bir şey gerekmez onun için. Yeter ki kabullen. O kiri pası,her türlü pisliği, muhafaza etmeye muktedir ol..
Kimi insan vardır hakikati bildiği halde nefsi reddettiği için kaçar, Cenabı Hak son nefesini verinceye kadar mühlet verir, o son nefeste dahi mutlaka kimin defterindeyse onunla buluşturur.  Kurtuluş yok, hiçbir şey kopuk zincir gibi var olamaz!
Her mevcut olan şey moleküler sistemin yapısıyla içinde zaten birbirine bağlı..İşte biz göremiyoruz diye burada bir şey yok diyebilir miyiz, aynaya bak da gör..
EĞER MAKSAT RAHMETİ BULMAK İSE RAHMETİN SAHİLİNDE GEZ, SEN BULAMASAN O SENİ BULUR!

Salih İslamboli(İstanbuli)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder