Diken dala, dal yaprağa, yaprak goncaya hayran! Dal dikensiz, yaprak dalsız, gonca yapraksız olmaz! Nefis can'a, can bedene, bedense ruha hayran! Can nefissiz, beden cansız, ruhsa bedensiz olmaz.!

TESLİMİYET!


Şu “an” ne var elinde!
Var mı değiştirme şansın?
Asla! Asla müdahale şansın olmayanla savaşamazsın. Neyle savaşıyorsun?
Gayemiz, geçen zamanda yerimiz neresi onu tespit etmek..

İnsan, sınırlı olan vaktine, terk edip gideceği, bırakıp gideceği her şeyi sığdırmak derdinde..Bir dakika sonrasında var olmak bizim için meçhuldür! O halde şikâyet neden?
İlk şikâyet eden şeytandır. Her şikâyetimiz şeytanın işini görmek demek!

Tevafuk odur ki Allahın kula nasip ettiğini, kul rıza ile karşılasın! Razı olmak demek , Allah tan razı olmak demek..

Bir meyveli ağaç düşünki; ilkbahar geldiğinde çiçek açmamakla dirensin! Sonbahar geldiğine yapraklarını dökmemekle dirensin, meyvesini koparmak isteyene dirensin! Ne kadar garip olur değil mi? İşte insanın varlığı böyle bir şey!

“İnsan aklı geçmişe hükmeder! Geleceğe asla hükmedemez”!

Ve herkesin senin adına söylediği şey geçmiş ile alakalıdır. Neyin kavgasını vereceğiz o zaman? Razı ol!

Deki, ALLAH BÖYLE İSTEDİ!

Al sana mutluluğun hapı! Bir tane alıyorsun yetiyor. Nedir? Allah böyle istedi! Kimseye kabahat yok, tek bir şey kalıyor geriye, tek bir şey; Allahın an be an senin için istediklerinden tercihini hangisinde kullanacaksın! Çünkü Cenabı Hak, nefsi ve şeytanı, fıtratı ve hevayı ve dünyayı yarattı ve bunların her birisinden insanın önüne birer seçenek koydu!
Karşısında da ruh ve ahret hayatını vaat etti. Ruh da bizim için bir vaattir. Çünkü Ruh temizdir, nezihtir, ruh sıkıntı görmez, ruh yanmaz, nur yanar mı hiç! Ruh yanar mı hiç! O halde yakmak ile olan tehdit bizim ruhumuzla alakalı değil, kimliğimizle alakalı!
Cehennem tehdidi, bizim ruhumuz ile alakalı değil. Ruh pürü pak, saf, nur, o halde bizim ruhumuz sıkılıyorsa nefsimizin presi yüzünden sıkılıyor, nefsimizin bize yaptığı zulüm yüzünden ruhumuz sıkılıyor. Ruh hastası? Ne ruh hastası! Var mı öyle bir hastalık? Ruh hasta olur mu? Olmaz!

Böylesi bir bedene can veren Allahın kuvvetiyle, lütfü keremiyle ruh hiç hasta olur mu?
Ruh ne olur biliyor musun? Nefsin üzerinde kurduğu baskıdan dolayı büzüşür, vücudun içerisinde kendini emin hissedeceği yere..Kimi insan uykuya çok düşkünleşir o bunalımlı anlarında! Uyur. Her taraf kırık dökük, uyuyor, neden uyuyor çünkü ruh bedenin içerisinde sükûnet bulacağı bir yer arıyor kendine! Çünkü ruhun hükmü vücuda!

Ne kadar uzatsak söyleyeceğimiz söz aynıdır, “kulun Allahın takdiriyle kavgasında, Allah mutlak galiptir”! Kulun Allahın yarattığıyla kavgasında Allah ın takdiri mutlak galiptir! Başka türlüsünün ihtimali olamaz. O halde verilen her kavga yenilmeye mahkûm!

Nasıl kurtulacağız bu halimizden, kavga etmekten vazgeçeceğiz önce. Ve söyleyeceğimiz en doğru söz; “ALLAH EN DOĞRUSUNU BİLİR!”
İş olduktan sonra söylenecek söz; “ALLAH BÖYLE İSTEDİ!”

İş oluncaya kadar, seçeneğinin ne olduğuna dikkat et. Nefsin mi? Fıtratın mı? heva ve heveslerin mi? Şeytan mı? Seni o seçeneğe götüren güç hangisi. Dört seçeneğin yanında bir seçenek daha var ayrı duruyor onlardan. Razı olunmuş seçenek! “Allahın istediği”! O doğru olan!
Bazen tercihlerimizden dolayı, yanlış yaptığımız vehmine kapılırız. Doğru olduğuna emin olduğumuz halde yaptığımız, Allahın emirlerine uygun olup, görüp kabullendiğimiz halde ondan zarar gördüğümüzü iddia ederiz bazen, o tercihten, seçimden dolayı! O yüzden Cenabı Hak diyor ki, “insan ne kadar acelecidir, cahildir..”
Yani hak olan asla, kula zarar vermeyecek şekildedir. Kul kendi önceliklerini Allah (cc) önceliklerinden önce gördüğü için, baktığı yerden gördüğü manzara ona farklı gözükür. Ve o tercihinden dolayı zarar gördüğünü zanneder aklınca! Ama hayatın bütünlüğüne baktığınızda, hayatın, zamanın dilimleri tükenmeden, vuku bulacak hadiseyi bilemediğinden dolayı sabırsız ve cahilce davranır insan!
Bir annenin, bir babanın çocuklarıyla ilgili olan muamelesinde, çocuğunun yirmi beş yaşındaki, otuz yaşındaki, elli yaşındaki ruh halini kestiremediğinden dolayı, kendince doğru olduğunu sandığı şeyi yapar! Hâlbuki sınırlar daha insan yaratıldığı anda çizilmiş. Allah(c.c) çizmiş sınırları.

“ Bozmaya çalıştığın her çizikte kendini bozuyorsun!”
 Evladını bozuyorsun, aileni bozuyorsun, etrafını bozuyorsun. Daha ötesi insanlığı bozuyorsun. Çünkü Cenabı Hak daha İlm-i Ezelisinde kullarının ne yapmaları gerektiğini, yaratırken bildirdi. O halde neyi bulacağız ki yeni, bize saadet versin. Yeni bir şey yok ki!?
Direnmemeli!
Teslim olmalı!
Allahın takdirine teslim olmalı! Kim teslim oldu, selamete erdi, kimdir selam yurdunun insanları, “teslim olanlar, birbirlerine hakkı hatırlatanlar, birbirlerini gördüklerinde Allahın (c.c) selamını saklamayanlar!”
Bizde, hangisi var!?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder